kafka’nın şapkası..
böcek büyüdüğünde
suyun, acılarını yansıtmadığını fark etti
heroic bir edayla başını eğip düşündü bunu biraz
kırık bir dal parçasının ve cinnetin çok ötesindeydi dünya
böcek, suyun böceğini hiç anlamadığını fark etti
( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
karnından: weating fort he sun…)
sözcüklerin ve uykunun dönemecinde unuttu bunu
sineklerin ve sivrisineklerin panayırında
anımsadı yeniden
nasıl ki büyümüştü böyle dört ayak üstünde
ve sırtında bilmediği bir heybe
ve insan kanından kendilerine rota çizenler tarihin neresinde duruyordu
böcek bunu soruyordu, sonra unuttu
( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
burun deliklerinden: people are strange…)
yalnızlığın ve yeşil barışçıların izini sürüyordu gün
böcek, yeşilin kendisini açmadığını düşündü
intiharın ve nihil sarhoşluğun gölgesiydi gün
böcek, bu konuda bir şey düşünmediğini düşündü
sonra toprak seramik’i falan düşündü
kökleri mezopotamya’ya uzanan unutkanlığını
sonra sıkılmış olsa gerek bundan da
özenle çıkardı heybesinden sevgili çocuk kellesini
gözlerine baktı onun: küre dönüyor, kaygı kana karışıyordu
böcek, çocuğun kaygısını hiç anlamadığını fark etti
( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
kıçından: this is the end my only friend… )
taylan asır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder