3 Şubat 2011 Perşembe

kafka’nın şapkası..

böcek büyüdüğünde
suyun, acılarını yansıtmadığını fark etti
heroic bir edayla başını eğip düşündü bunu biraz

kırık bir dal parçasının ve cinnetin çok ötesindeydi dünya
böcek, suyun böceğini hiç anlamadığını fark etti

( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
karnından: weating fort he sun…)

sözcüklerin ve uykunun dönemecinde unuttu bunu
sineklerin ve sivrisineklerin panayırında
anımsadı yeniden

nasıl ki büyümüştü böyle dört ayak üstünde
ve sırtında bilmediği bir heybe
ve insan kanından kendilerine rota çizenler tarihin neresinde duruyordu

böcek bunu soruyordu, sonra unuttu

( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
burun deliklerinden: people are strange…)

yalnızlığın ve yeşil barışçıların izini sürüyordu gün
böcek, yeşilin kendisini açmadığını düşündü

intiharın ve nihil sarhoşluğun gölgesiydi gün
böcek, bu konuda bir şey düşünmediğini düşündü

sonra toprak seramik’i falan düşündü
kökleri mezopotamya’ya uzanan unutkanlığını

sonra sıkılmış olsa gerek bundan da
özenle çıkardı heybesinden sevgili çocuk kellesini
gözlerine baktı onun: küre dönüyor, kaygı kana karışıyordu

böcek, çocuğun kaygısını hiç anlamadığını fark etti

( jim morisson’un böğürtüsü geliyordu
kıçından: this is the end my only friend… )



taylan asır



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder